Mutlu olmak nedir dendiğinde herkesin aklında farklı bir resim oluşuyor. Mutlu muyuz, nasıl mutlu oluruz? Bunun peşinden koşmakla geçiyor ömrümüz.. Kalıcı bir mutluluk arıyoruz. Peki bunları çeşitli yöntemlerle elde etmeye çalışırken elde ettiğimiz şey mutlu görünmek mi oluyor yoksa gerçekten mutlu oluyor muyuz? Bu ikilem üzerinde durmak istiyorum bu yazımda.
Özellikle sosyal medyanın desteği ile kendimize olumlu ve mutlu bir profil oluşturmak artık zor değil. Toplum yapımız da birbirimizin yaşantısını takip etmeye müsait olduğu için yaşam şartlarının yükselmesi mutluluğu yakaladığımızın bir göstergesi gibi. Yaşam şartları derken; gelir düzeyi, eğitim düzeyi, medeni durum, yaşanılan yer gibi faktörlerden bahsediyorum. Mutluluğun belirleyicilerinin ne olduğu konusunda da bir çok araştırma yapılmıştır. Fakat belirlenen şu ki; yaşam şartları, tamamen istenen düzeyde olsa bile bu durum mutlu olmaya sadece %10 katkıda bulunabiliyor. Ama maalesef insanların büyük çoğunluğu yaşam şartlarını iyileştirerek mutluluğu sağlama çabasına devam ediyor.
Aslında bunun örneklerini çevremizde görebiliyoruz. Yaşam şartları yükselmesine rağmen mutluluğu elde edemediğini ve aslında bunun çok da bir etkisi olmadığını söyleyen kişiler görürüz etrafımızda. Yine de mutluluğu yaşam şartlarına bağlayan kesim bu kişilere ‘huzur battığını’ düşünürler. Fakat araştırmalar da bunu destekler niteliktedir.
Sonja Lyubomirsky bir mutluluk modeli koymuştur ve mutluluğun belirleyicilerini üç grupta ele alır. %10 Yaşam şartları, %50 genetik faktörler, %40 amaçlı etkinlikler.
Genetik Faktörler;
Aileden gelen genlerimiz psikolojik rahatsızlıklarımızda yüksek oranda etkili olduğu gibi mutlu olma durumunu da doğrudan etkilemektedir. Tabi yine de mutsuzluğumuz için ailemizi suçlamak bir çözüm değildir.
Amaçlı etkinlikler ise;
– iyimserlik,
– özsaygı (kendini kabul),
– yardımseverlik,
– kişilerarası ilişkiler,
– egzersiz yapma,
– yaşam amaçlarını belirleme,
– affetmek,
– maneviyat,
-şükran duyma,
-stresle başa çıkma,
– umut
Bunların olması mutluluğu %40 etkilemektedir. Tamamını sağlamak mümkün olmayabilir. Fakat etkili olduğunu bilmek ve bunun üzerinde çabalamak, mutlu olmak için doğru yerde doğru çaba göstermek demektir.
Bahsettiğim amaçlı etkinlikler aslında psikolojik sağlamlığın temelleridir. Demek ki mutluluğa giden yolda psikolojik sağlamlık ön plandadır. Kendini tanıyan bireylerin kendini toparlama güçleri de yüksektir. Bu da psikolojik sağlamlıktır. Bu nedenle psikolojik sağlamlığı yüksek olan bir çok birey olumsuzluklar yaşamış olsalar bile mutlu hissedebilmektedirler.
Tüm bunlara bakınca mutluluk zor bir meziyet gibi görünebilir ama aslında sandığımızdan daha fazla kişi MUTLUDUR. Bunu sağlayabilen bir çok insan var etrafımızda. Elimizde olmayan faktörler genetik faktörlerdir. Fakat elimizde olan diğer faktörler üzerinde çabalamak yüksek oranda mutluluğumuzu etkileyecektir.
Tüm bunları tek başınıza oluşturamadığınızı farkettiğinizde uzman yardımı almak faydalı olacaktır. Profesyonel bir dış göz ,hayatınızda küçük rütuşlarla büyük farklar yaratabileceğiniz fikrini kolaylaştıracaktır. Yarattığımız mutlu görüntü ,içimizdeki gerçek mutluluk değildir ve çoğu kişi bunun farkındadır.
‘’Mutlu bir yaşam, bireysel bir yaratıcılıktır. Bir tariften kopyalanmaz. ‘’ der Csikszentmihalyi. Tek bir formülü olmadığı kesin. Fakat yanlış yerde çabalamak zaman ve emeğin boşa gitmesi demektir.
Mutluluğu yakaladığınız günlerin olması dileğiyle..
Psk. Burçin Koyuncu
www.psikologburcinkoyuncu.com